26 Mayıs 2014 Pazartesi

Gezi bloglari onerileri

Evet bir miktar kendi bloglarimi hazirlayip sunmus oldum. Simdi ise etkilendigim, takip ettigim bloglardan bir liste yapmak istedim. Belki ayrintili inceleme de yaparim ileride. 
Asagida guncel olarak takip ettigim, faydalandigim gezi siteleri;
Siralamanin bir onceligi yok, aklima geldikce yazdim. Kimse gucenmesin. Benim sayfama bakanlar konu hoslarina giderse, baska insanlari da takip edebilsinler diye yaptim bu sayfayi.

Löplöpçüler sitesini gördüğümde çok hoşuma gitmişti. Gezilerimde bilgilerden faydalandim.
Nereyekacsak Sakiz adasi gezimde cok isime yaramisti.
Çelebialper isim benzerliği sans. Alper bey cok sempatik gulebiliyor. Ben de basaracagim boyle gulumsemeyi. Kuzey Kore seyahati umarim basina is acmaz.
Sandaletliseyyah ; Bora beyin hos bir tarzi var, kahkaha ile bazi yorumlarina guluyorum.
Kesfetsene ; bu arkadaslar genc kusak. Blog icin daha kisa ve oz bilgiler veriyorlar.
Agito ergo sum! : Yine gezgin bir tabip, farkli bakis acisi ve yorumlari ilginizi cekebilir.
Becetatil Benim gibi Almanya gezileri yogun gezginler. Guzel bilgi ve onerileri var.

Bu sayfalar devamli guncelleniyor. Ben faydalaniyorum. Sizlerin de ilgisini cekebilecek bloglar. Benim sayfami ziyaret ediyorsaniz yorumlariniz olursa lutfen iletin ki, motive olup gezilerimi buraya aktarayim. Kimse takip etmiyor diye dusunursem guncelleme yaparmiyim bilmiyorum.

25 Mayıs 2014 Pazar


1988 Ankara Anadolu Lisesi,

Avrupa Gezisi

Ankara Anadolu Lisesi, Almanca Bölümü mezunuyum.  1988 yilinda Haziran ayinda 2 haftalik otobüs ile Avrupa gezisi düzenlenmişti. Ailem beni gonderebilmişti. Çadırda konaklama veya gece otobüste uyuklama yöntemi ile oldukça ucuz planlanmiş bir gezi idi. Düzenleyen ogretmenlerim ve beni gonderen aileme tekrar tesekkur ediyorum.
Reklam yapmisiz nedense fotograf ile. O dönemde Ulusoy otobüslerine binmek bir prestijdi. Otobüsün tuvaleti vardı ve kullaniliyordu, hatta kullanmak zorunda kaldigimi da hatirlarim. Arkadasim Reşat Ünal ile beraber. Saçlarım da varmış bir zamanlar.
Fotograf cektirmeyi de ihmal etmemisim. Elime gecenlerde gecen albumden resimleri tarayiciya gonderirken, kendimi takdir ettim duzen ve tertibimden dolayi, resimlerin arkasina nereler oldugunu not almisim. Bunda "Campingplatz Thalkirchen" yazmisim. Yanimda Almanca Fen ögretmenimiz Hamdi bey (soyadini hatirlyamadim, kendisi Sivrihisar'li idi.), geziyi planlayan kisi idi. Bu kamp yeri icin bilgi arayayim derken, ilginc birsey oldu, google'a campingplatz yazinca otomatik tamamlama ile hemen Thalkirchen geliyor, bu nasil istir? Cok mu meshur biryerdir, yoksa google isleri ilerletti mi? Siz deneyince ne buluyor acaba.
Burada cadirlarda kalmistik. Aklimda cok birsey yok nedense. Tuvaletlerde klozet kapagi yoktu diye kalmis, kapak yerine siyah boyanmis kisim, ucu acik kapak hissi yaratiyordu. (Ne kalmis aklimda?)
Münih gezimizin önemli bir durağı idi. Deutsches Museum'u gezmiştik.
Cok net gozukmese de arkamizda "Kitt" meşhur araba. Yanimda "Tolga Habali".
İlk kez planetariumu burada gormustum, aklimda hep bir kubbesi kalmis. Buyuk ihtimal ile rasathanenin teleskop kismini ben yanlislikla planetarium kubbesi diye algiliyorum. Simdi kontrol ettim, Münih'teki Planetarium'un isik kaynagi emekliye ayrilmis, yenileme calismasi varmis.
Ve iste bir Alman koy evleri muze alani gezisi ile okul arkadaslarim; sirayla sol bastan; Tolga Habali, Omer Faruk Alpak, Bülent Oğuz, ben, Esat Ayçiçek. (Hatirlayabildim tum isimleri muthis! Bu sayfayi okuyaniniz olursa toplanip goruselim arkadaslar. Bizim okulun mezunlar iliskilerinden ben haberdar degilim.)

Berlin duvarı varken, gorme sansim olmustu. (1988 yılından sonra 2013 yilinda ailemle Berlini tekrar gorebildim.) Otobus ile Bati Almanya'dan Berlin'e geçmiştik. Otoyollar bombostu, garip arabalar vardi. Nedense yol ek yerleri cok belli idi ve periyodik olarak tekerleri atlattigindan tıkırdayarak gidiyordu otobus Dogu Almanya icinde. (2008 yilinda da Wernigerod'u gormustum Dogu Almanya kenti olarak. Firsat bulursam bu sehirlerle ilgili gezilerimi paylasacagim. Almanya'da pek cok kent gormusum). Kafamda cok canlandirabildigim birsey yok bu okul gezisinden. Oldukça fazla şehir görmüştük: Viyana, Münih, Berlin, Köln,  Paris, Venedik. Cok yer olunca karisiyor galiba isler. Ben de cocugumu gezdirmeye calisiyorum, aklinda neler kalir, ne algilayabilir 10 yasinda bilmiyorum.
Deutsches Museum'u gezerken bir anı kalmis aklimda, Fen ogretmenimiz, gunes enerjisi bolumu gezerken parabolik yansiticili sistemlerin oldugu bir yerde bana nedir bunlar anlatirmisin demisti. Ben de 2-3 ay once proje odevi olarak, parabolik yansiticili su isitma sistemi cizimini teslim etmistim. Cok guzel acikladim, anlattim. Hamdi bey acaba ne bekliyordu, anlatmami ve gurur duymayi mi, yoksa anlatamayacagimi mi? Sormadim, bilmiyorum.
Ve gezinin esas konusu: abime (dolayisi ile bana da) aldigim Amiga500 bilgisayar. Turkiye'de ya yoktu, ya cok pahali idi. Yanimda hazirligimi yapmis, doviz almistim yetecek kadar. Tum arkadaslarin gozleri acilmisti. Zaten o gunden sonra, senden bir yerlerden bir paralar cikar dedikleri kalmis aklimda. Hatta bu alisverisin vergi iade islerini de yapmistim. Aldigim belgenin islemleri karisik olsa da basarmis, ve sonrasinda adresime bir cek gelmisti Almaya'dan. Onu bir bankada komisyon ile bozdurdugumuzu hatirliyorum. Umarim abimi sevindirmisimdir. Bilgisayar kullanmayi erkenden ve iyi ogrenmistim. Yazılımla hic aram olmadi. Bir donem HTML semptatik gelmisti ama ilerletmedim. Simdi iyi bir bilgisayar kullanicisiyim diyebilirim sadece.
Bu tip geziler ogrenci yastakiler icin faydali. Okullara tavsiye ediyorum. Insanin kendine ozguveni geliyor. Ayrica gelismislik nedir anlasilmasi, teknolojinin tanınması, belediyecilik hizmetlerinde fikir almak icin her vatandasin yurtdisini, Avrupa'yi gormesi gerekli.
Bana neler saglamis bu gezi diye simdi bakarsam geriye donup: "Özgüven; istedigim herseye ulasir ve yaparim duygusu" Yurtdisinda egitim yapayim ozentisi kazandirmamis ancak, sasirdim. Acikcasi lise sonrasi veya Tip fakultesi sonrasi Almanya'ya gitseydim; konumum nasil olurdu acaba dusundugum olur arada. Bilmiyorum cevabi.  Su an oldugum yerde olmak isteyen pek cok insan vardır herhalde. Ancak hepimizin son yeri belli, kara toprağin alti. Umarim toprak ustunde benden izler birakabilmis olurum.

26 Mayis 2014 ek güncelleme:
Bu sayfayi hazirlayinca okulumuzun durumu nedir diye bakmak aklima geldi. Maalesef Ankara Anadolu Lisesi'nin Almanca programı kapanmis. Türk Alman Üniversitesi'nin kurulmaya calisildigi bir ortamda bence yanlis bir karar. Bu universiteye alttan nasil kaynak saglanacak? Turkiye'de baska Almanca egitim yapan lise kac tane vardir acaba. 
Almanca egitim benim icin bir sinav piyangosu idi, ailem beni TED Ankara kolejinde okuturken, puanim buraya yetmisdi. Hatirlarim cok uzulmuslerdi baslatip baslatmamak icin, ingilizce egitimim yarida kalacakti. Tek basina calisan memur babam icin de cok zor olacakti ucretli bir okula devam etmem. Ankara Anadolu Lisesi'ne baslatma karari cok yerinde olmus. Ingilizce egitimim eksik kalmamisti, bir sekilde dogal bir gelisme ile ingilizce sorunu yasamadim. KPDS sinavlarinda hatta ingilizce puanim Almanca puanimdan yuksek oldu. 
Ankara Anadolu Lisesi'nde "bilimsel dusunme" ve "Alman tarzi disiplin" kazanmisim. Mutluyum, iki dil bilmem her zaman avantajima oldu. Gerci gunumuzde avantaj dedigimiz seyler nedir? 
Yazik olmus okulun Almanca egitimi birakmasi. Cok basarili sonuclari oldugundan eminim. Ankara Anadolu Lisesi'nin bir facebook kaydi var, ancak ben inatla facebook kullanmiyorum. Mezunlarindan bir faaliyeti olanlar varsa iletisim icinde olmayi dilerim. Linkedin grubu var, yirmi kusur kisi ancak.




24 Mayıs 2014 Cumartesi

Frankfurt, 2013
Evet ailecek Frankfurt'a tekrar gitme firsatini 2013'de Berlin'deki ECCMID kongresi donusunde yakaladim. Ogluma ozellikle Frankfurt "Senckenberg" muzesini gezdirme sozum vardi.


 Bu müzede dinazor fosillerinin otesinde, dinazor diskisi fosili bile var.
Bu gezimde yine Romer meydaninda yerdeki plaketi fotografladim. Herkesin tarihten ders cikarmasi lazim ve unutmamasi lazim.
Plaket uzerinde yazanlari tercume edip, bu gezimin yazisini sonra gelistirmek uzere veda edeyim.
"Bu noktada Nasyonal Sosyalist [Nazi] öğrenciler, 10 Mayıs 1933'te, yazarların, bilim insanlarinin, yayıncılarin ve filozoflarin kitaplarını yaktılar" (Konu ile ilgili genis bilgi isterseniz, wikipedia linki. )
Plaketin cercevesinde ise; "Bu bir ön sahne(oyun) idi sadece; kitapların yakıldığı yerde; en sonunda insanlar insanlari yaktı. H.Heine". (Ilginctir H.Heine bu sözü Ispanyol Engizisyonu tarafından arap ve yahudi eserlerinin yakılmasi dolayisi ile soylemis.)
Vakit bulunca Frankfurt 2013 bolumunu tamamlayacagim.

22 Mayıs 2014 Perşembe

Bremen, 2013 Bundeswahl
21-22 September 2013

Hollanda ziyaretimde, otobusle 1 gece konaklayacak şekilde Bremen'i gezme şansım oldu.
Gittigim tarihin ozelligi, tam da pazar gununun Almanya 2013 seçimlerine denk gelmesi idi. Groningen, Hollanda'da kalirken, Bremen'e otobus ile (PublicExpress) gidis donus yapmistim. Sınır gumruk kontrolu olmamasi cok hos birsey. Otobuste donuste pek cok Alman ogrenci vardi, Groningen'e egitime gidiyorlardi. Ayrica donus sirasinda Oldenburg'a ugradim. Bu sehrin ozelligi, Almanya'da yakin donemde acilan yeni bir Tip fakultesinin kuruluyor olmasi, European School of Medicine. Ilginc bir proje, Groningen ile ortak bir fakulte olacaklar. Erasmus anlasmasi teklifi yazismalarima maalesef cevap alamadim.
Yemek resmim burada da yok, cünkü kendimi yorgun hissettigim icin Turk yemegi yemistim (ezogelin corba+doner), ayrica Almanlarla ilgili cok ozel bir yemek kulturu oldugunu da dusunmuyorum.
Kaldigim otel; Best Western, Hotel Schaper-Siedenburg. Tek kisilik odasi mevcut ve fiyati uygundu. Cok temizdi ve mukemmel bir kahvaltisi vardi.

Bu otelde kalirsaniz yataginiza konan notu okuyunuz. Güzel bir gun gecirmek icin cok ilginc onerileri var. Hadi meraklandirmayalim soyleyeyim en ilginc olanini: hava yagmurlu ve disarda gezemeseniz bile burada en yakinlardaki kisilerle flort etmeyi deneyin!" diye bir oneri var.


Bremen gezilmesi çok kolay bir şehir. Pek çok Alman kentinde olduğu gibi ana tren garı merkeze acilan bir kapi gibi. Yaklasik 300-400 metre icerisinde tarihi sehir merkezindesiniz. Burada U-Bahn, metro yok. Ancak tramvay yapilanmasi cok yogun. Ana tren garindan cikinca hemen sagdaki Ubersee Museum, müze gezmeyi sevenler icin ideal. Bremen liman kenti olduğu icin (sehir merkezine kadar kanallarla gemi yanasabiliyor, ayrica Bremerhaven de kente yarim saatlik bir mesafede) tüm dünyayi dolasan gemilerle gelen dunya esyalari koleksiyonu oldukca ilgi cekici.

Sehir kanalizasyon kapaklari kentin simgelerini tasiyorlar. Bu amblem Leiden, Hollanda amblemini cok hatirlatti bana.



Otopark mucizesi bu olsa gerek. Geç saat sayilmaz, saat 21.00 siralarinda merkezdeki boş otopark sayisi 4739. Kentte toplu tasima sorunu cozulmus. Ben hic arac kalabaligi hissetmedim.
Gittigim gunun ertesi secim olmasina ragmen, pek cok sosyal aktivite ile sehir civil civildi. Su sporlari ile ilgili ozel bir gun olmali. Nehirde pek cok aktivite gordum.
Gemi ve nehir taşımacılığını çok kazançlı bir hale getirmişler zamanında. Su yollarının kullanimina hayran olmamak elde değil.
Tarihi binalar ve kapılar. Kentin simgeleri korunuyor.

 Balik fume islemi nasil yapilir merak edenlere.


Kent insanina sahip cikiyor, savas sonrasi ilk belediye baskani anisina yapilan anit. Almanlar yasadiklari unutulsun istemiyor. Cilginligin sonucunda baslarina gelenden ders almaya calisiyorlar. Bombalanan pek cok kenti yeniden insa etmisler. Bremen en korunmuslarindanmis. Ancak yine de yikilmis ve kenti ayaga kaldiran belediye baskanlarini unutmamislar.

 Sehrin merkezinde guzel parklar ve tarihi degirmenlerinden ornek gormek mumkun.
Altstad'in merkezindeki aşağıdaki kılıç tutan adam anıtı (Roland) ise, Bremen'in özgürlüğü'nün simgelerinden. Almanya eyaletler ülkesi, bir kaç şehrin kendisi eyalet, bildiğim birisi Berlin, diğeri ise Bremen. Özgürlükleri ve ticaret kanunlarini temsilen 1404 yilindan beri eyaletin merkezindeymiş.5,5 metre uzunluğunda bir heykel.
Tam merkezin dibinde, Roland'in cevresinde tramvay yollari var. Mitte'yi gezdikten sonra kalan tarihi bölge ise Schnoor. Kiliselirin arasından düz devam ederseniz 10 dakika yurume mesaafesidir.
Schnoor bolgesi, en tarihi bolgesi, cook eski ve dar sokaklari turizme kazandirmislar. "Die Glocke"'nin karsisindan girisi takip edin. Ben gittigimde, "Balayi" evini bir Turk cift, tesettur gelinlik ve damatlik ile ziyaret ediyordu. Mutluluklar dilemeyi ihmal etmedim. Yerel adetlere uyum saglanmasi hos birsey. (Balayi evi, ayni zamanda bir otelmis; Hochzeithaus) Buraya merkezden yuruyerek ulasabilirsiniz. Ben sehir icinde toplu tasima araci bile kullanmaya gerek duymadim.

Ve gelelim Olbers Planetarium'una. Olbers Paradoksu lise yillarinda okudugum ve cok sasirdigim bir kavramdi. Bu arada hekim olan Olbers, doktorlarin kafasini nasil patlattiginin bir ornegidir. Sehre gelirken dersimi yine iyi calismamisim. Olbers'in Bremen'li oldugunu unutmusum. Kentin sosyla aktivite takvimlerinde nasil oldu ise gorunce birden simsekler cakti. Saat 20 civarinda farketmis ve gosteriye 20 dakika gibi az bir zaman kalmisti. Sehri gunduz gezdigimden haritada yerini algilayip yetisebilecegimi dusununca kosturarak ciktim. Elimde sehir haritasi bolgeye geldim ancak planetarium icin yuvarlak bir kubbe arayinca 5 dakika gozumun onundeki binanin etrafinda dolanmisim. Siz giderseniz kubbe aramayin, bina ici bir planetarium bu. En sonunda yetisip gosteriyi izledim. 7-8 kisi daha vardi. Gosteri Almanca idi. Umarim bu salona benden baska Turkler'de girmistir. haftanin farkli gunlerinde 8-10 Euro ucretli farkli gosteriler mevcut. Sunucunun Almanca'si coook duzgun idi.Buyuk bir keyifle dunyamizin evrendeki yeri ve gokyuzundeki farkli yildizlarin yerlesimlerini izleme sansim oldu. Bu geziden en buyuk mutlulugum bu parcasi idi. Sunucu ricami kirmadi resmimi de cekti.
Benim katıldığım programın adı:" Cosmic voyage, Stardust, Worldtour" idi. Aşağıdaki ise binanın dışından yol gösterici tanıtım levhası.
Gelelim size surprize, bu planetariumdan aldigim posta kartini size de sunayim. Bir adetim var, gittigim kentlerden kendime psota karti atarim. Postacimiz ne dusunuyor bilimiyorum. Ama benim cok uzun yillardir bir kolleksiyonum olustu. Bu posta kartinin ozelligi resimleri kesip, numaralara gore birlestirirseniz bir gök küreniz oluyor.

Bremen mizikacilari kentin simgesi. Dikkatli olursaniz cocuklara ozel bu seklini de kent merkezinde gorebilirsiniz. Kitap okumayi ozendiriyor. Ayrica kentin turistik esya satan yerlerinde Bremen mizikacilari oykusunun Turkce'sini bile alabilirsiniz. Sehre gelen herkesin cevresinde obeklendigi en turistik noktasi ise bu bronz anit.

Evet ulke teknolojik olunca talepler ve partiler de ne kadar degisebiliyor. Üstteki "korsanlar" in sorusu: " "Halen burada neden bir ağ yok?"
"Übersee Museum",'da dinler kosesi de mevcut. Bir camiden sökülüp buraya konmuş bu köse. Müzede akliniza gelebilecek dunyanin dört kösesinden eşyalar mevcut.




Ayrica Turkler icin de ilginc bir kose mevcut; gocmen Turklerin kendi agzindan yasadiklarini da dinleyebileceginiz bir kose var. Hatta konusan kisinin pasaportu bile orada.

Almanya sokaklarina yerdeki pirinç metal plakalar dikkatiniz çekti mi hiç? İşte bunlar:


"Stolpersteine".( http://en.wikipedia.org/wiki/Stolperstein )Dikkatli gozler yerde goruyor bunlari. Hollanda da vardi. Orada yasamakta olup, II. Dünya savasinda oldurulen (ozellikle Yahudi kokenliler olan) kisilerin anisina konuyorlar. Her gordugumde huzunlendim. Kendisi gibi olmayanlara yapilan dusmanca saldirilarin en kotu sonucu "ölüm". Insanin insani oldurmedigi bir dunyada yasariz bir gun umarim.
Bremen gezilebilecek kentlerden. Ben 1 gece kalarak gorulecek pek cok seyi gorebildim. Yagmur sansima cok yogun degildi. Kis mevsimi eminim cok karamsar bir havasi vardir.

Evet "Ubersee Museum" dan bir plaka ile geziyi sonlandirmali;
Almanca tahta uzerinde; " Leben heisst reisen" : [ Yaşam seyahat demektir.]
Beyaz zemin uzerinde ise; 
"Reisen ist todlich fur Vorurteile": [ Seyahat (gezi), önyargılar için öldürücüdür] (Mark Twain).

6 Mayıs 2014 Salı

Malta

"Malta fever"
2007 yılında Dünya Sağlık Örgütünün Avrupa Bölge ofisi tarafindan duzenlenmis toplantisi icin Malta'ya gitme firsatim olmustu. Dr. Neziha Yımaz ve Dr. Zehra Ünal heyetimiz uyeleriydi.
Toplanti raporunu merak eden varsa iste linki:

Neyse gelelim ulkeye;
Wikipedia bilgisine gore 316km2 (Gökçeada 286km2 imis dikkatinize sunayim, boyut olarak kardesler yani) alanında. Italya'nin ucunda. Almaya'dan aktarmali Malta airlines ile ucmustuk, kaptan "Maraba" demisti. Ulkelerinde il girislerinde plakalarda "Marhaba" yazmakta. Bir adaya indiginizi pek de anlamiyorsunuz, çok küçük havalimanı ancak yine de ulke kalabalik ve yogun bir yer. Yabanci dil okullari ve turizm ile ekonomileri kalkinmis. Ben gittigimde Malta parasi kullaniliyordu, Euro'ya gecmemislerdi ve bir birimleri Euro'dan daha pahali idi. 
(Benim Gökçeada için bir projem var aslinda: Turkiye'den binlerce kisi dil ogrenmek için Malta'ya gidiyor. Bence gitmesinler. Biz Gökçeada'ya teşvik verelim. Adada dil okulu kurup, yabanci (anadili ile egitim verecek) insan getirecek kurumlara, vergi, arsa teşviki falan. Muhteşem olur bence.)


 Malta Karnavali'na denk gelmisiz, ancak ben henuz bilincli bir gezgin degilmisim, incelemeden gitmisim. Yine yemeklerden hatirladigim birseyler yok. Tek aklimda kalan, sabah canim zeytin cekerken, kahvaltida cikmayan zeytinlerin, oglen salatasinda kasede bolca bulunmasina hayret etmistim. Burada alistigimizdan farklı, kocaman, kalamata benzeri ama biraz morumsu ama aci olmayan zeytinlerdi.

Denize cok yakin bir otelde kalmistik. Oda fiyatlarina ek olan vergiler cok sasirtmisti beni. Istanbul'da denenebilir bence. Altyapinin saglanmasi icin Beledeyi'ye aktarilacak butce.
  Başkent Valetta'yi gezme şansımız olmuştu.


Bu seyahatten de cok resim yok. Ancak aklimda guzel bir yer olarak kalmisti. Belki cocugumu ingilizce ogrensin diye gonderebilirim. 
Turk lokantasi pek tabii ki mevcut idi ;)
Bu arada aktarmali gideceklere not; Almanya icerisinde aktarma alacaksaniz, ucuslariniz arasinda en az 2 saat olsun bence ve sakin Almanya ici sehir transferi almayin. Donusumuzde ben Malta'da daha fazla zaman olsun diye farkli bir ucusu almistim. Almanya'ya Frankfurt'a inip Munich transferi sonrasi Turkiye ucusuna gececektik, sistem veriyordu bileti, ben de cok kuskulanmadim, transfer bir sekilde oluyordur diye. Malta'dan indik, yurtici alana dustuk ve tekrar guvenlik kontrolune girmek zorunda kaldik, kuyruk 300-400 kisi vardi ve ucagimizin kalkmasina 40 dakika kalmisti. Almanlarin arasindan sira gecmek ne zor onu da anladik. Biz en son anda ucagimiza yetisebildik. Lufthansa'nin da servisleri guzel bu arada. Neden begenilmez bilmem.
Brucella derslerimde, slayt olarak hep Malta karnavali resimlerini koyarim: "Malta fever"

4 Mayıs 2014 Pazar

Burdur

Köklerim, babamın kenti: Burdur.
Burdur, my father's homecity.

Göl manzarası ne güzel. 2007 yılında ailecek bir gezimizde Serenler otelde kalmıştık. Göl kenarında temiz bir oteldi. Lüks aramayın ancak. Antalya yolu olmasa Burdur tamamen bir kasaba olur herhalde. Bu gunlerde mermer konusunda gelisim gostermis duydugum ancak.
Kentin diğer bir önemi, Mehmet Akif Ersoy'un milletvekili olduğu il. Burada Akdeniz Üniversitesi Veteriner Fakültesi kurulu idi, sonrasında şehrin kendi üniversitesine Mehmet Akif Ersoy üniversitesine katıldı.Mehmet Akif Ersoy da Veteriner Hekim'dir.

Burdur gölu koruma altında olmasi gereken bir sulak alan. Su an durumu cok daha kötüdür. Umarım göl bitmez.

Ve Burdur şiş, canınız çekerse gezmeye gidince yersiniz. Fiyatlar oldukca ucuzdu.


Burdur'dan Denizli'ye giderken Salda gölünde mola vermenizi öneririm, beyaz kumsali baska biryerde goremezsiniz. 184 metereye varan derinliği varmış. Yuzerken bir noktadan sonra uçurum başlıyor, dip görünmüyor. Beyaz rengin sebebi, göl suyundaki magnezyum ve kalsiyumun kuruduğunda bu rengi alması.