16 Haziran 2014 Pazartesi

Uzay Kampi Turkiye / Space Camp, Izmir


Uzay Kampi, 2 günlük aile/çocuk programı

İzmir, 2014
13-15 Haziran tarihlerinde oğlumla birlikte Uzay Kampi'na katildik. İzmir Gaziemir'de Ege Serbest Bölgesi içerisinde büyükçe 3 katlı bir bina. 14. yilini bu yil kutlamis. Turkiye icin guzel bir kazanim.
Ege Serbest Bölgesi, Kaya Tuncer isminde bir mühendis-girisimci tarafindan kurulmus. Burada Uzay Kampi'nin kurulmasini da o saglamis. Uzay Kampı Turkce ve Ingilizce dilinde farkli programlari size sunuyor. Web sayfalarindan inceleyebilirsiniz.
Ben oglumla 2 gunluk bir programa katildim. Cuma aksam 17-18.00 arasinda giris yapip, Pazar saat 12.00 civarinda cikis yaptik. 620 USD ücret ödedik. Konaklama, yiyecekler fiyata dahil.





Tesis İzmir Gaziemir'de, Kusadasi ve Havalimani yolu uzerinde. Gümrük kontol noktasi olan bir serbest bölge kapisinden gecmek sasirtici idi. Space Camp yerini bulmak kolay, amblem uzaklardan gözüküyor.
Tesis bakimli ve güzel görünüyor. Heryer çok temiz. Bir hastaneden bile temiz diyebiliriz. Ben toz göremedim. Tasarim bazi prensipleri insanlara kazandirmak istiyor."Eğitim, takim çalışması, teknoloji", evet gerçekten ihtiyacimiz olan bir durum. Turkiye'de AR-GE'nin temelinde olmasi gerekli bu üçlü.
Kampta gerçekten ileride başarılı insanlarin yetişmesini teşvik edecek bir sistem kurulu. Uzaya ilgisi olan herkesin buraya bir şekilde gelmesi gerekli. Fiyat biraz yüksek gelebilir ama nerelere ne paralar harciyoruz.

İlk giriste; kayit islemleri yapildi. Bizler aileler olarak 2 ayri gruba bölünmüsüz ve her gruba da iki ayri yatakhane hazirlanmis. Biz Alpha Bay'de kaldik. Binada kizlar ve erkeklerin yatakhaneleri ayrilmis durumda. Bina tanıtımından sonra yatakhanelere gectik. Ranza sistemli sirtinda dolaplarin iclerinde karsilikli iki ranzanin kuruldugu, salon icinde yari bir kabin sistemi olusmus. Bizim aile gruplarini seyrek yerlestirmislerdi. Temiz havlular da yataklarda hazirdi. Hem yatakhane hem tuvalet ve duslar cok temiz ve duzenli idi. Ben oldukca memnun kaldim. Askerden ve belki deyatili okuldan once de ogluma bir heyecan ve deneyim olduguna eminim.
Güzel bir uygulama olarak; gruplarin ve yatakhanelerin kod isimleri var. Biz SUN takiminda oynadik, yatakhanemiz "ALPHA Bay" idi. Bina icerisinde yaka kimliklerimizle dolasmamiz istendi, guvenlik acisindan hos bir uygulama.
Kampa giriste ayrica her katilimciya kampin logosunu tasiyan birer t-shirt ve sapka ucretsiz olarak dagitildi.

Yatakhanalerde guzel bir sekilde uyuyabildik. Yastiklar yikanmadan dolayi biraz topaklama yapsa da, gun icindeki aktivitelerin yogunlugundan sonra uyumada sorun olmadi.
Her yatakhanenin yakininda lavabo, tuvalet ve duslar mevcut. Ayrıca yatakhane kapi onlerinde de icme amacli su sebilleri konmustu.
İlk aksam birkac cihazda bize demo yapildi. Ayrica fuzelerde yakit olarak kullanilacak kimyasallarla ilgili heyecanli deneyler sunuldu. Size surpriz olsun. Sonrasinda teleskop ile saturn gezegenini gorduk. Teleskopta saturn gormek degisik, siyah beyaz televizyonda halkali bir daire gorur gibi.

Her gruba bir egitici atanmis. Alti haftalik kurslardan sonra sinavla secim yapilarak egitici olunuyormus. Cok guleryuzlu ve sabirli genclerdi. Hepsini tebrik ederim.
Calismalardan birisi, kendi fuzenizi yapiyorsunuz. Daha sonra fuzelerinizi acik alanda havaya gonderiyorsunuz.
 Kampin ilginc tatlarindan birisi; " uzay dondurmasi".  Çilek, vanilya ve kakaolu dondurmayi kurutmuslar, odad isisinda sunuluyordu. Bence fena degildi. Oglum ve baska cocuklardan begenmeyenler de oldu. Insanlarin yeni tatlara acik olmasi onemli birsey. Cok acayip olmadikca, her yemegin denenmesi gerektigini dusunenlerdenim. Yukaridaki resimdeki "kurutulmus dondurma"yi bir daha nerede bulabilir siniz ki?

Bos zamanlarin degerlendirilebilecegi bir giris salonu da cocuklarin ilgisini cekiyordu. Ücretsiz masa tenisi ve langirt masalari vardi. Ayrica bozuk para ile calisan, kutu icecek ve biskuvi, cukulata/gofret makinesi de cocuklarin ilgi odagi idi. Kamp girisinde herkese, bosta cop birakmamasi ve masa sandelyeleri duzgun sekilde yerlerinde birakmasi ogutleniyor. Ne yazik ki bu genel duzene bizlerin ve cocuklarin alismasi cok zor. Etrafta gofret kagitlari gormek insani uzuyor. Ancak gorevliler her saat etrafi guzelce temizleyip topluyor.

Alt katta ayrica fuzeleri yaptigimiz camekanli bir salon da mevcut.
Kampin amaci insanlari orgranizasyona ve meraka tesvik etmek. Umarim buralardan soylendigi gibi gelecekte liderler cikabilir. Ben de derslerimde ogrencilerime bir gun Nobel odulunu kendilerinin alabilecegini, bunu hedeflemelerini ogutluyorum. Umarim ogrencilerimden Nobel odulu alan cikar ve Karolinska Enstitusunde konusmasini yaparken aklindan ben de gecerim.
Masa tenisi raketleri en ucuzundan ve kaplamasiz idi. Ben daha once hic gormedim ama dayansin diye boyle yapilmis olabilir. Oynama sirasinda cok da kotu degildi ama.
Kampta kendinizin bir kit kullanarak yaptiginiz fuzeyi, serbest bolgenin bos bir arazisinda ucuruyorsunuz. Cok zevkli birsey. Parasut sistemi oldugundan fuzenizi geri alabiliyorsunuz. Yalniz bazilari cevredeki fabrikalarin arazilerine inebiliyor ;)
Mars modellemesi yapilmis; iceride ayri bir simulator ile ay yuzeyinde araci gezdirme oyunuyorsunuz.
Salonlarin girislerinde uzay araclarinin modelleri yer aliyor. Cocuklar umarim bunlardan ilham alip daha gelismislerini yapmayi hayal ederler.
Binanin en genis alaninda cesitli simulatorler mevcut, farkli gruplar farkli zamanlarda bunlari kullaniyor.
Benim en sevdigim, mekik ucus gorevi idi. Farkli iki grup, yer ve mekikde olmak uzere, onceden yazilmis roller uzerinden gorevlerini yapiyor. Takim calismasi ve bir isin tum uyelerinin cok onemli oldugunu insana gosteriyor. Turkiye'de nedense pek cok kisi kendi yaptigi isin en onemlisi oldugunu ve tek basina tum gorevi yapabilecegini dusunur, oysa is icindeki en kisa ve basit gorunen gorevde bir aksama olsa, isin sonunu gormek mumkun olmaz.Sozun ozu; bir sistem takim calismasi ile yurur, takimda kaybettiginiz her birey, sistemin aksamasina neden olur.
Dunya global bir koy olacak herkes dost olacak deniyor ya, iste Ruslarin'da uzay calismalarindaki katkilari unutulmamis.
Kampa yakin ulkelerden ve Turkiye'den birden fazla ve cokca grubu getiren ogretmenler de unutulmamis.
Uzayda topraksiz nasil bitki yetistirilebileceginin simulasyonu. Kamp ayrilisinda yanimiza hem tohum hem de yetistirecek sungerimiz verildi bir kap icerisinde. Henuz denemedik tohumu cimlendirmeyi.

Mekik programlari 2011 yilinda sonlandirilsa da halen insana ilginc geliyor. Bu modelin icerisine girilip, iki katli bolumlerde farkli gorevler simule edilebiliyor.

Yercekimsiz ortamin simule edildigi bir oyun. Yercekimi onemli birsey mis, onu ogrendim. Eksikligi tum dengenizi altust ediyor.

Yemekhane katinin girisi. "Galaxy Cafe"; hersey uzayla iliskilendirilmis.

Gelelim yemeklere;
lezzetleri ve çeşitleri çok güzeldi. Yemekhanede zaten tam bir duzen hakim. Kargasa olmasin diye gruplarin ogretmenleri haberlesip biraz aralikla yukari cikiyorlar. Menudeki tum yemeklerden alma hakkiniz mevcut. Eger doymaz iseniz, tum gruplar yemeklerini aldilar ise siz de istediginiz ikinci yemegi alabiliyorsunuz. Kahvalti da guzeldi, paketli ve acik peynir, salatalik, domates, misir gevregi, süt, meyve suyu, karpuz, reçel, bal, tereyağ, omlet veya krep, simit çay, kahve verildi. Fazlasiyla yeterli ve kaliteli idi.
Ben iki farkli yemeğin resmini çekmişim. Tabaklar hafif olsun ve yaralanma olmasin diye plastik secilmis herhalde. Tabaga koyunca goruntulerinin albenisi olmasa da cok lezzetli idi. Tavuk schnitzeli direkt etten paneleyerek kendileri yapmislar,  dondurulmus hazir gidadan olmamasi cok hosuma gitti.
 Yemekte çorba, yaninda etli bir yemek ve karbonhidrat olacak pilav yada börek gibi bir ek vardi. Ayrica guzel bir salata büfesi ve isterseniz paketli meyve suyu da mevcut idi.
Yemeklerle ilgili oglumdan da bir sikayet gelmedi. Pek cok cocugun duzenli bir sekilde yemek yemesi cok hostu.


Son torenden sonra diger veliler ile vedalasamadik. Odadan esyasini almayan bir biz kalmisiz, hemen gidip esyalari alma derdinde dustum. Bu arada da insanlar binadan ayrilmis, goremedim. Herkesten ozur dilerim, kusura bakmasinlar, tek tek vedalasmak isterdim.
Bu yil Agustos ayinda da bu programdan mevcut. Yılda 2 defa ve az sayida kisi ile katilimi sagliyorlar. Benim program doneminde 12 adet çocuk ve veli vardı bu programda. Ayni zamanda cocuklarin oldugu 5 gunluk diger programlar da devam etmekte.
ESBAS ve Uzay Kampi kurucusu; 2012 yilinda vefat etmis, mezari anladigim Amerika'da, ancak İzmir'de kendisi icin bir "anit kaya" planlatmis; uzerine de asagidaki yaziyi onceden hazirlamis:
"Anısına, KAYA TUNCER, 1937-2012, Anadolu çocuğu, evrensel işadamı, mühendis, Bu yöreyi karış karış gezdi, geliştirdi. Şimdi kalbi akan suda, titreyen akımda, hışırdayan yapraklarda, her gün buraya işe gelip gidenlerde atıyor."
Ben de buradan kendisine tesekkur ediyorum, boyle bir firsati Turkiye ve bolge cocuklarina sagladigi icin.



3 Haziran 2014 Salı

Oldenburg. "Hallo Turko"

Oldenburg

Eylul, 2013, Almanya

Bremen donusu yakin oldugu icin Oldenburg gezi planim icerisindeydi. Sonucta burasi yeni kurulan Tip Fakultesi ile dikkatimi cekmisti. Bremen'den buraya bolgesel tren ile geldim, rahat bir yolculuk gecti.
Almanya'da Turkce tum sehirlerde toplu tasima araclarinda uyarilarda kullanilan bir dil. Gordukce sasiriyor insan. Yine de "okuma yazma bilmiyorum ki" bahanesine ne cevap verirler bilemedim.
Dunya kucuk olayini burada da yasadim. Bir gun once Bremen'e giderken kullandigim otobusun soforunu gara girerken gordum ve yuzyuze gelince tanidi selamlastik. Aksam otobus yolculari indirdigin yerden mi kalkacak diye sordum evet dedi, kendisi de biryere yetisiyordu. Dunyanin kucuklugu ise soyle kanitlandi: aksam Groningen'e gitmek icin Bremen'den donusunu bekledigim otobusu yine bu arkadas kullanarak geliyordu, binerken yine bakisip gulustuk.
Oldenburg kucuk denebilecek bir sehir. Cok onemli gezecek birsey var mi derseniz, aslinda yok. Ama firsat olursa gormus olmak icin yakinlarda iseniz gezilebilir. Ben asagida gordugum yerleden guzel anlari paylasayim.
Sehrin merkezi ana tren garindan oklari takip edip giderseniz cok yakin. Acikcasi Almanya'daki secim gunune denk geldigi icin neler gorebilirim diye endiseliydim. Ancak hersey bir tatil gunu gibi normal seyrindeydi. Altstadt'a dogru giderken, babasi ile bana dogru yuruyen bir cocuk bana bakarak birseyler soyluyordu, ikincisinde anladim: "Hallo Turko" diyordu. Oldukca sasirdim. "Wie hasst du verstanden?" diyerek sasirtmak istedim, babasi "bilmemki" seklinde basini salladi. Cocuk "merhaba" diyerekten sempatik birsey soyluyordu aslinda. Ama insanin kafasi karisiyor, cocugun beynine nedense bir Turk imaji cizili demek ki. Benzer olayi Turkiye'de yasarmiyiz? Bir Turk cocugu sokakta karsisindan gelen sarisin mavi gozlu birisine "Merhaba Alman" diye bagirir mi?
 1650 yilindan tarihlenmis bir eczane, amblemler ve susleri, cicekleri hosuma gitti. Eski binalarin korunabiliyor olmasi da cok hosuma gidiyor.
 Sehrin icinde gezilecek yerlerin guzel yonlendirmeleri mevcut. Bizim ulkemizde de yavas yavas bunlar basladi.
 Turizm burosu tren garina cok uzakta. Pazar gunu de kapaliydi.
 Sehrin meydani denebilir. Secim gunuydu ama yine de bir senlik hazirligi vardi. Anaokulu cagi cocuklar icin standlar kurulu ve bazi okullar guzel oyunlar hazirlamisti.
 Hayvanlarin cinsini bilmiyorum ama, oylece ortada ayakta heykelleri gorunce ilginc bir poz olacagini dusundum. Kirmaya kalkisan oluyor mudur?
 Yolu ve isaretleri dikkatli inceleyin lutfen. Arac yolu disinda, bisiklet yolu ayri, yaya yolu ayri. Ne guzel. Bazi sehirlerimizde artik bisiklet yollari olmaya basladi. Ama nedense yayalarimiz bu seritleri cok seviyor. Ben ustlerine suruyorum artik, ama cok kotu fena bakiyorlar bana.
 Ucretli muzeler her zaman ilgimi cekmiyor, icine girmedim o yuzden. Sanat galerisi tarzinda biryer olmali.
 Sehrin icinden kanallar ve dereler geciyor.
Civil civil renkler insani canlandiriyor. Hava yagmurlu da olsa, insan kendini iyi hissedebilir.

 Her taraf yesillik ve tertemiz.
 Merkezde botanik bahcesi gibi bir yer vardi, gezilecek cok baska yer de olmadigi icin gezeyim istedim. Cok bakimli ve guzel.
 Tropik bir adadasiniz sanki! Gunes eksik ama.
 Bir duzen ve sakinlik var yurtdisinda, hosuma gidiyor benim nedense.
 Arilar isbasinda, boyle sakin gorunce cekeyim istedim. Ayni cicekte iki tane balarisi.
 Eski binalar, uzerindeki resimler cok degisik bir hava yaratiyor.
 Bu arada asagidaki doktrolarin levhasi dikkatimi cekti. Ben acikcasi uzmanlik dallarina cok sasirdim. Almanya'da klinik brans uzmanliklarini cok iyi bilmiyorum ancak anladigim üstteki kisi; Genel tip, acil tip ve anestezi uzmani.


 "Volksbank" yani Halkbankasi, kafami kaldirip binanin tepesine bakinca kendimi bir sekilde eziliyor gibi hissettim.

 Bu "tartimda adaleti" temsil ediyor olmali.
 Eski sehir ile yenisehrin birlesimini sembolize etmek icin bazi figurler olusturmak uzere yarisma sonucunda kazananlari uygulamislar. Asagida daha yakindan bakinca cok sempatik duruyor.

 Ve gelelim kanallar konusuna. Almanya haritasinda Oldenburg'u bulun merak ederseniz. Yukarida denizden buraya kanallar ile ulasim mumkun. İnsanlarin tekneleri var. (Acaba Karadeniz'den Sivas'a Kızılırmak uzerinden calisan yuk gemisi dusunen birisi olur mu?)

 Her yerden bisiklet cikmasi mumkun Almanya'da ;)
 Kendimi bir deniz kenari sehrinde hissettim. Arkada siralanmis kafelerde oturup deniz keyfi bile yapan oluyordur belki.



 Su sporlari dernekleri bile kurulu.
Kopruler ve kanallar sistemi cok guzel calistiriliyor.

Ve gelelim donus yolunde Public Express otobusunu kendine has duraginda bekledim, Groningen'e donus biletim 10 Euro civarinda. Biletim cok ilgincti, bilgisayardan duz printer ciktisi. Bir diger ilginic sey; otobuste koltuk numarasi gibi bir kavraminiz yok, ulkelerarasi seyahat etmenize ragmen. Onemli uyarilari var, unutmayin, Hollanda'dan yaninizda ot unutmayin Almanya'ya gecerken. Gerci hicbir gumruk kontrolu falan da yok.
Beklerken tren istasyonu arkamda idi, inceleme sansim oldu biraz. İki katli ve kapali bisiklet otoparki mevcut. Umarim bisikletin bir ulasim araci olarak guvenle kullanilacagi bir ortamimiz olur. Enerjide disa bagimliligimizi bile azaltacagindan eminim bisiklet kullaniminin.


Okumak icin gidecek olanlar en azindan biraz gormus olur boylece sehri. Turk lokantasi vardi ama cok fazla sayida dikkat cekici sekilde degildi. Ve ayrica ufacik cocuk tarafindan bile selamlanmakla birlikte "isaretlenmis" olmak da ilginc bir deneyimdi.